ÖNSÖZ
Modern anlamda 1600lerde kurulan Amsterdam Bankası Avrupa ticaretinde önemli rol oynamış olmasına rağmen, Dünya ticaret yollarının değişmesi ve sanayileşme hareketinin toplumun ekonomik ve sosyal yapısını değiştirmesi ile yönetim ve organizasyon biçimleri de değiştiğinden 1820'lere geldiğinde kapanmaktan kurtulamamıştır.
İlk olarak Sümer Tapınaklarında görülen bankacılık faaliyetleri, bilinir şekli ile Osmanlıdan günümüze üretim ve tüketim faaliyeti neticesinde oluşan, tasarruf edilen değerin saklanması ve de yöneltilmesi işlemleri olarak gelmiş olup günümüzde uluslararası
boyutlara ulaşmıştır.
1852de tefeciliği önlemeye çalışan "Murabaha Nizamnamesi" ile Osmanlı Devletinde para hareketlerine düzen getirme isteği, Galata Bankerleri ve Fransız tarafından 1856de kurulan "İstanbul Bankası", 1867'de "Memleket Sandıkları Nizamnamesi" çıkarılması, 1888de Kurulan "Ziraat Bankası", 1917'de "İtibari Milli Bankası" ile bankacılık serüveni Cumhuriyetin dönemine taşınmış, 1924'de "Türkiye İş Bankası", 1930da kurulan "TC. Merkez Bankası" ile 2000li yıllara gelinmiştir. Günümüzde kamu özel mevduat bankaları, yabancı bankalar, yatırım kalkınma bankaları ve katılım bankaları olarak 50 civarında banka hizmet yapmaktadır.
Paranın sadece saklanması değil ekonomik faaliyetlerin taşıyıcısı ve yönlendiricisi olması onu çok önemli bir araç hâline getirmiş, reel ve fınans sektörü için vazgeçilmez kılmıştır. Paranın reel varlıklar üzerinde bir ölçü veya değer aracı olarak kullanılması veya değerine aracılık etmesi ona ayrı bir önem atfetmiştir.
Emek ve sermayenin varlığını değer ölçüsü olan para belirler. Bu varlığın ve değerin devamını sağlar. Mal ve hizmet üretiminin ifadesi ve aracı unsuru para olarak kabul edilir. Bu sebeple de parasal hareketlerin organizasyonu ve yönetimi dikkat ister. En küçük bir dikkatsizlik sadece bireyin değil bireyin içinde bulunduğu topluma da etki eder. Etkilerin pozitif veya negatif oluşları onu yönetenlerin makroekonomik bilgileri, finansal bilgileri yanında finansal kurum ve kuruluşların bilhassa bankacılık sektörünün yeteri kadar yönetim ve organizasyon bilgilerini kullanmamasından gelmektedir.
Devlet Planlama Teşkilatındaki çalışmaları, Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Elektrik Üretim AŞ. Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptığı dönemlerdeki tutum ve davranışları ile yakından tanıdığım Dr. Mustafa Turhan, özel sektörün önemli holding ve şirketlerindeki üst yöneticilikte elde ettiği bilgi ve tecrübesini, akademik çalışmaları ile harmanladığı bu kitabının da diğer kitap ve makaleleri gibi reel ve finansal şirket yöneticilerine, çalışanlarına ve çalışmak isteyenlere temel kaynak olacağından eminim.
Prof. Dr. Ahmet M. Gökçen, Haziran 2014, İstanbul Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Önceki Müsteşarı İstanbul Üniversitesi Önceki Rektör Yardımcısı