Türk Hukukunda Akreditif Gözde Engin Günay
Ticaretin gelişmesi ile birlikte farklı ülkelerde bulunan alıcılar ve satıcılar yapmış oldukları satış sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmesi ve her hangi bir sebepten oluşabilecek riskleri bertaraf edebilmek için, zamanla gelişen ve bugün kullanılan ödeme yöntemi olan akreditifle ödeme yöntemini tercih etmektedirler. Ülkeler ürettikleri mal ve hizmetlerinin talep edilmesine karşılık o mal ve hizmeti üretip ülke içinde ve ülke sınırları dışına arz etmektedirler. Üretilen bir malın ya da hizmetin arz edilebilir duruma gelmesi o mal ya da hizmetin her şeyi ile hazır satışa sunulması demektir. Her ülke kendi koşulları ve sahip olduğu ticari yeteneği sayesinde kendi ticari ürünlerini belirleyebilir. Yani ülkenin konumu, insanlarının ihtiyaçları, teknolojisi, ulusal kaynakları, iş gücü, ülkede uygulanan vergiler, ulusal mevzuat, vb. daha birçok şey ülkelerin ticari hayatını ilgilendirir ve ülke ekonomisi buna göre şekillenir. Dış ticaret mevzuatının konusu, ticari nitelikteki dışalım ve dışsatımdır. Bizim ülkemizde ithalat ve ihracata yön veren kısacası kambiyo sistemimizi düzenleyen 11 Ağustos 1989 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 sayılı karar mevcuttur. Ülkemizde kambiyo mevzuatı Dış Ticaret Mevzuatı ve T.P.K.K mevzuatı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. T.P.K.K mevzuatı, Türk parasının kıymetini korumak amacıyla, ülkemiz parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesinde, döviz ve dövizi temsil eden belgelere, tahviller, değerli maden, taş ve eşyalar, taşınabilir değerler ve ticari senetlerle ödeme yapabilmeyi sağlayan her türlü belgenin ülkeden ithalat ya da ihracatı ile ilgili konuları düzenleyen bir mevzuattır. Uluslararası ticarettin en önemli konularından biride ödeme şekilleridir. Bu amaçla uluslararası ticarette, dışa satılacak malların ya da hizmetlerin bedellerinin güvenli bir şekilde ve bir o kadar da süratli olarak satıcıya ulaştırılması ödeme çeşitliliğini doğurmuştur. Bunlar peşin ödeme, açık hesap yoluyla ödeme, mal mukabili ödeme, vesaik mukabili ödeme, alıcı firma prefinansmanı ve akreditifli ödeme olarak gerçekleştirilmektedir. Bu ödeme şekillerinde tarafların edimleri ve edimlerini ifa yöntemleri birbirlerinden farklı olarak gerçekleşmektedir. Milletlerarası ticarette her ülkenin ulusal hukuk sisteminin, ticari teamüllerinin birbirinden farklı olması uluslararası ticarette bazı riskleri de beraberinde getirmektedir. Eski çağlardan beri insanlar ürettikleri malları kendi sınırları dışına çıkarıp ticarete yeni bir boyut kazandırmışlardır. Alıcı ile satıcı farklı ülkelerde bulunmakla beraber aralarındaki ticari anlaşma gereği bir takım koşulları yerine getirmek suretiyle edimlerini karşılıklı olarak ifa etmektedirler. Ticarette malların serbest dolaşımı ile birlikte gelişen bazı ihtiyaçlar karşısında ülkeler ulusal mevzuatlarında düzenlenmeyen fakat ticari hayatta ihtiyaç duydukları ve emniyetlerini sağlayacakları usullere ihtiyaç duymuşlardır. Bu ihtiyaç neticesinde akreditif ortaya çıkmıştır. Akreditif işleminde arada bir banka vardır. Akreditif ithalatçının talebi üzerine ve talimatlarına uygun olarak yetkili bir bankanın ihracatçının (satıcının) sattığı mallara ilişkin olan sevk vesaiklerinin ya doğrudan amir bankaya ya da muhabir bankaya teslim edilmesi şartıyla mal veya hizmet bedelinin tahsil edilmesine imkân veren bir ödeme işlemidir. Akreditife ilişkin yeknesak kuralların uygulanabilirliği ilgili ülkelerin ulusal mevzuatlarının uygulanması, yorumlanması ve ulusal mevzuatlarının emredici hükümleri ve kamu düzenine ilişkin hükümlerine uygun oldukları ölçüde geçerlidir. Şunu belirtmek gerekir ki yeknesak kurallar bir uluslararası anlaşma değildir. Uluslararası Ticaret Odası ticari teamülleri yazılı hale getirerek gerekli ihtiyaçlar doğrultusunda 600 sayılı broşürü yayınlamıştır. Biz tezimizde öncelikle uluslararası ticarette kullanılan ödeme yöntemlerini, akreditifin fonksiyonlarını, akreditifin hukuki niteliğini ve akreditif sözleşmesinin şeklini; ikinci bölümde akreditifin tanımı, genel özellikleri, akreditif sözleşmesinin kuruluşu, hükümleri ve taraflar arasındaki hukuki ilişkileri; üçüncü bölümde akreditif sözleşmesinin sona erme sebepleri, akreditiften dönme ve iflasın akreditife etkisini ele alarak tezimizi tamamlayacağız.