Piyano - Yiğit Okur
İkinci Dünya Savaşı bittiğinde Yunanistan, Alman çizmesinden kurtulmuştu ama ekmek bulamayacak kadar yoksuldu. Türkiye savaşa girmemişti ama o da yoksul bir ülke sayılırdı. Buna rağmen komşuya yardım elini uzattı. Devlet, iyi kötü ne bulursa Kurtuluş adlı kuru yük gemisiyle Pire’ye gönderiyor, ufak gemi dolu gidip boş dönüyordu. Dönüşlerinden birinde gemiden bir kadın indi. Çekici güzelliğinin yanısıra döneminin uluslararası üne sahip sopranolarından, bu romanın esin kaynağı: Elvira de Hidalgo. Onunla birlikte Galata Rıhtımı’na inen romanın öbür kahramanı piyano, ve rıhtımda dolaşan Cevat Bey. Bu üçlü arasında boyutlanan bir aşk öyküsü. Daha önceki romanlarında olduğu gibi yine ironik diliyle, ustaca harmanladığı geri dönüşlerle bir dönemin siyasal, toplumsal yaşamını, romanın kurgusuna ustalıkla katan Yiğit Okur, 1960 devrimini, tek partili rejimden çok partili döneme geçişi, Türkiye’nin savaş sonrası yıllarındaki toplumsal koşullarını, değişik kişilikler çizerek anlatıyor. İlk sahibi Maria Callas olan piyano ise, beş sahip değiştirdikten sonra yaşamını şimdi Pera Müzesi’nde sürdürüyor.